Ahmet ÜDER
ahmetuder@hotmail.com
Kapısuyu Tersanesinin hazin sonu
03/03/2013

 (haberx.com haber sitesinde 06.01.2013 tarihinde yayınlamış olduğum yazı)


Bartın ili Kurucaşile ilçesi'nin şirirn mi şirin bir sahil köyü olan Kapısuyu, bir zamanlar ülkemizin en büyük gemi sanayiine sahip idi. İdi diyorum çünkü, artık o günlerden eser yok maalesef.

Kurucaşile'nin Tekkeönü ve Çambu köylerinde ve ayrıca ilçe merkezinde de küçük çapta gemi inşaatları vardı. Bunlardan Kapısuyu tersaneleri adeta başı çeken bir lokomatif görevini yapıyordu.

Büyükdere, Balat ve Ayvansaray tersaneleri bizim tersanelerin uzantısı idi. Oralarda gemi denize indirldikten sonra kalan diğer işler, makine ve donanımlar yapılırdı.

Gölcük, Taşkızak ve Pendik tersaneleri ile denizyollarının tersanelerinde çalışan ustaların büyük çoğunluğu Kurucaşile tersanelerinden yetişmiştir.

Zamanında bu bölgede denizciliğin duayeni olan Cenevizliler yaşamıştır ve daha sonra da burada Osmanlı donanmasına savaş gemilerinin yapıldığı bilinmektedir. Rahmetli babam, meşhur ustalardan biri olarak değişik tarihlerde basında çıkan ropörtajlarının birinde ağaçtan savaş gemisi bile yaparız ifadesni kullanmıştı.

Osmanlı İmparatorluğu'nun en başarılı Padişahı olan Fatih Sultan Mehmet, bu bölgeyi çok iyi bilmekte olduğu ve burayla çok fazla ilgilendiği tarihi bir gerçektir.

Bartın ilinin diğer bir ilçesi Amasra'nın ilçesinin fethi, Fatih tarafından yapılmış olup Amasra'ya girişte asker suyu denilen bir yer vardır "Kuştepesi", Fatih buraya geldiğinde "ÇEŞM-İ CİHAN BU MOLA" ifadesini kullanmıştır.

Bu bölge o kadar kıymetli bir bölge ki, Fransızların yaptığı, benim doğup büyüdüğüm evin bahçesinin altında tam sınır olan demir yolunun yeri bizim yolumuz olarak kullanılmaktaydı, ama demiryolu şimdi yok olmuştur.

Gelelim asıl konumuza;

1970'li yılların başında sac gemilerinin yapılmaya başlanmasıyla yok olan bu tersanelerde, elektrik yok,köye araba çalışmıyor, yol yok, keresteler manda ve öküzlerle orman idaresinden taşınıyor, tomruk olarak gelen bu keresteler el bıçkısı denilen ağacın üstünde ve altında birer kişi ile müştereken kullanılan bu bıçkılarla değişik boyutlarda işleniyor, vinç yok, makaralarla palanga yapılıyor, insan gücüyle taşınıyor, balta, ayak keseri, keser, el testeresi, rende, el pulanyası, balyoz vb. takımlar kullanılırdı. Tahtalar iskelete insan gücü ile sarılırdı. Bazı kişilerde mazotla çalışan hızar ve pulanyalar da ücret karşılığı kullanılırdı.

Yani işin özü olarak, devletten hiçbir destek almayan, devlete hiçbir yükü olmayan,ilçenin tüm köylerine istihdam sağlayan, adeta büyük bir fabrika gibi insanların ekmek kapısı olan bu tersaneler, masasına mahkûm olan o dönemin bürokratlarını ve siyasilerin beceriksizliği yüzünden tarihe gömülmüştür.

Tarihe gömülen bu tersanelerde, 550 ton yük taşıma kapasiteli çektirme, diğer adıyla mavnalar yapılmaktaydı. Tarihe adını yazdıran bu gemi ustaları, bu büyük sanatkârlar artık yetişmiyor. Gidenler gitti, yerine yenileri gelmiyor. Eğer bu sanatkârların kıymetini zamanında devletimiz bilseydi eğer çok büyük bir katma değer sağlanabilirdi. Kapitalizmin baskısı altında sermaye yetersizliğinden yok olan bu sektör içinde köyümüze bu destek verilmiş olsaydı, bugün çok daha büyük yatırımlara imzalar atılabilir, bu tersaneler yurt dışına da açılabilirlerdi.

Diyecekler ki teknoloji değişti, evet doğru da bürokratın ve siyasilerin görevi nedir bu ülkede yan gelip yatmak mıdır? Eğer öyleyse; diyecek bir şey yok. Eğer bu işte önayak olunsaydı, tersane sac gemi sanayiine yönlendirilseydi, teşvik verilseydi, ucuz yatırım teşvik kredileri verilseydi bugün bu acı sonuçla karşı karşıya gelinmeyecekti.

1972 yılından sonra yat, kotra işine dönüştürülerek, zengin babalara yatlar, kotralar yapıldı, yapım aşamasında enflasyon canavarının yarattığı fecaat neticesinde herkes battı, sandal işine girdiler; o da yürümedi. Bırakın çevre köylerdekiler, kendi köy halkımız da işsiz kalmış ve ekmeğini dışarıda aramaya başlamıştır.

Bunun neticesinde köyün nüfusu yok olmanın eşiğine gelmiştir.

Bartın'da tarihe gömdüğümüz bu gemi sanatı için deniz müzesi kurulmuş olup, tarihin gerçeklerini artık müzelerden izleyeceğiz.

Daha önceki bir yazımda da köyün turizm potansiyeli olarak değerlendirilmesi konusunda hiçbir kaynaktan maddi ve manevi bir destek maalesef sağlanmadğını anlatmaya çalışmıştım...

Batan geminin mallarından da artık maalesef geriye bir şey kalmamıştır..!



14789 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Sahillerimize ne oluyor? - 16/02/2013
Sahillerimiz can çekişiyor
Kurucaşile-Kapısuyu’nda bir tatil keyfi… - 31/01/2013
İnci tanesi kumların üzerinde, denizin maviliklerini seyrederken sabah kahvaltınızı kendiniz hazırlayıp yapabilirsiniz.
Kapısuyu'nda Enerji Yatırımı ? - 22/01/2013
Kapısuyu'nda Enerji Yatımımı mı, Çevre Faciasımı?