OSMANLI & CUMHURİYET YILLARI

  

OSMANLI DÖNEMİ

5yüzyıl sonlarında Bartın At, canlı hayvan ve kereste tüccarlarının buluştuğu bir pazar iken, gerek Amasra 'dan Cenovalıların çekilmesi gerekse pazar mahallinin güneydoğusundaki Karasu'nun gelişmesi neticesi şehir görünümünü almıştır.Bu gelişim sürecinin tamamlanmasıylaberaber ''bartın nam-ı diğer oniki divan'' adını almıştır.Bu divanlar (muhtarlıklar) arasında Bartın, Amasra, Gölpazarı, Zerzere, Perşembe, Çarşamba, Tefen,Yenice, Karaköy, Fermit, ve Kocanaz ile beraber Kurucaşile'de bulunmaktaydı. Kıyı kesimlerine iç kesimlerden göçlerin de bu dönemde yaşandığı ve Kromna harabeleri üzerinde, Tekkeönü ve Kuucaşile'ninde bu dönemde ve bugünkü haliyle oluştuğu tahmin edilmektedir.

Osmanlı imparatorluğu döneminde gerek kıyı kesimlerden ziyade iç kesimler'in gelişip önem kazanması ve gerekse imparatorluğun Karadeniz kıyı kesimine yeterince önem vermemesiyle dolayısıyla Kurucaşile ile ilgili bilgilere çok fazla rastlamak mümkün değildir.Osmanlı döneminde Kurucaşile ile ilgili 1701 yılında bölgeye gelen batılı gezgin J.Pitton'de Tournefort'un notlarında görmekteyiz.Tournefort Ereğli,Bartın ve Amasra hakkında bilgiler verdikten sonra Erythine(Çakraz)-Amasra arası 60 stad,Erytine'den Kromna'ya gene bir o kadar mesafe vardır demiştir.(1 stad:150m)

Yine 18. yüzyılda ''odun yükümlülüğü'' konusunda bir arşiv belgesine

rastlamaktayız.Buna göre Devrek, Bender-i Ereğli,Taraklıborlu ve Amasra ile beraber Kurucaşile'nin de aralarında bulunduğu Onikidivan İstanbul'un girek artan odun ve kereste ihtiyacını karşılamakla yükümlü kılınmışlardı.

    1818 yılında bölgeye gezen Papaz Minas Bıjişkyan 'Tekkeönü, Delikli Şile'nin dokuz mil uzağında evlerin kıyıya yakın, koyu küçüktür.Gemiler ancak yaz aylarında burada durabilir.Deliklitaş buraya yakındır ve içinden bir çay çıkar.Kifrsveya Kiteron:tekkeönünden onsekiz mil uzakta bikasabadır.Gemiler için elverişli olan limanın ağzında ufak bir ada vardır.Çok kereste çıkarılan burada gemi inşa edilir.Kıyıda,doğu ve batı taraflarında iki eski kale mevcuttur.Dört mil uzaklıktaki Salderesi'nden ise sal tahtası geteirilir.

    1827 Navarin olayı ile donanmasının yitiren devlet , çapı ve işlevi ne olursa olsun, en kısa zamanda göz dolduracak yeni bir donanma edinme çabası içerisindeydi.Eski çağlardan beri Kurucaşile, Tekkeönü ve Kapısuyu ile beraber kıyı iskelelerinde çektirme,mavna, gulet, sürtme sandalı, martiko salapurya yapılagelmekteydi.Kurucaşile civarı Amasra ile beraber o dönemde Osmanlı donanmasının teşkiline büyük katkı sağlamışlardır.

    1838 yılında Kurucaşile'ye gelen Fransız gezgin Eugene Bore Tekkeönü Hisar burnundaki bu yörenin derebeyi ailesi olan Çelebi oğularının kullanım ve mülkiyetinde iken 1937 yılında bakımsızlıktan harap bir halde yanmıştır.

    19. yüzyılın sonlarında Ereğli -Amasra kıyı şeridiyle beraber, Kurucaşile ve civarında da taş kömürü olgusu ön plana çıkmaktadır.1852 yılında bir rus jeoloğu olan Tchihatchef Kurucaşile dolaylarında etüd ve araştırmalar yapmış:Kırım harbi çıkınca 1854-1860yıllarında samsunda saklanmış ve daha sonra tekrar Kurucaşile'ye gelmiştir.1869 yılında yayınlanan ve Dilaver paşa nizannamesi diye de bilinen tüzükte bölgede 80 civarında ocak görünmektedir.

    19.yüzyılın son çeyreğinde Amasra mevkiinde numara alan 13 Ocaktan biri de Kapısuyu köyünde'ki 363 numaralı Notacı Hacı Emin Bey ocağıdır.

    Hicri 1306 tarihli Kastamonu vilayeti salnamesinde Kurucaşile – Tekkeönü mahallindeki kömür madeniyle ilgili olarak 1887'de ihale edilen bu ocağın işletmeye açılmasıyla beraber bölgede çok sayıda mağaza ve bina açıldığı bildirilmektedir.Salnameye göre kısa süre işletilmekle beraber işletme ye elverişli bu ocak, sahile bir iki saat mesafede olup Tekkeönü bu ocak için iyi bir iskele olabilir.Tatil edilen bu ocağın 34.130 kuruş vergi borcu vardır.Bir başka belgeden ise Tekkeönün'deki bu kömür ocağının 1899 tarihli ferman-ali ile defter-i hakanı Nazrı devletlü Rıza Paşaya ait olduğu anlaşılmaktadır.Zonguldak'ta ocakalrı bulunan Ahmet Ali Ağa'nın, Amasra Tarlaağzı'nda ocak işleten akrabası Edhem Ağa 'dan beheri yedi kuruştan, muhtelif boyutta cidene tahtası siparişine ilişkin 1893 tarihli şukkası ilginçtir.

    Edhem Aga,Çakraz ,Tekkeönü, Kapısuyu ve Cide'den istenen tahta ve kereste leri satın alarak bir tekneye yükleyip Zonguldak'a gönderecektir.Ayrıca kendisinden 15 yapı ustası bulup Ramazan bitiminde yola çıkarması da istenmiştir.Bu bilgilerden Kurucaşile ve civarında kereste ve ocaklara maden direği üretiminin yoğun bir şekilde devam ettiği anlaşılmaktadır. 1894 tarihli Kastamonu salnamesinde Kurucaşile ve Tekkeönü'nde birer kereste iskelesi mevcut olduğu ve buralara çevre ormanlarından çok miktarda kereste indirelerek yanaşan gemilere yüklendiği nelirtilerek bu durum teyit edilmektedir.1896 tarihli Kastamonu Salnamesinde Filyos ,Kızılkum,Mukataa, Boğaz,Tarlaağzı,Amasra,Çakraz,Deliklişile,GöçgünÇambu(Karaman),Tekkeönü,Kurucaşile ve Kapısuyu'nun işlek birer iskele olduğunu belirtmesi o dönemde Kurucaşile ve çevresinin çok canlı olduğunu göstermektedir.Yine salnameye göre İdare-i mahsusa vapurları bu iskelerden Boğaz ve Amasra ile beraber Kurucaşile'yede uğramakta diğerlerinden ancak yelkenliler vasıtasıyla İstanbul'dan bir tarak dubası gönderilmiştir.Bu dönemde Filyos ve Amasra ile beraber Kurucaşile iskelesinde'de bir karakol hane açılarak zabtiye görevlendirilmiştir. (Resim cumhuriyet döneminin ilk yıllarında Kurucaşile)

    20.YÜZYILIN VE CUMHURİYET
    DÖNEMİ

    20.Yüzyılda Kurucaşile'yi Bartın kazasına bağlı bir nahiye olarak görmekteyiz.Birinci dünya savaşı(1914-1918) sırasında Ruslar Osmanlı donanmasının önemli tersanesi olarak gördükleri Kapısuyu'nu tahrip etmişlerdir.cu bombardıman esnasında Koca Bilal lakaplı bir şahıs hayatını kaybetmiştir.

     

    Osmanlı İmparatorluğu'nun 1.Dünya savaşını kaybetmesiyle, şartları son derece ağır olan mondros ateşkes antlaşmasını(30ekim1918)imzaladığı bilinmektedir.Büyük önder Atatürk'ün liderliğinde başlatılan Kurtuluş savaşına Bartın:Yusuf Ziya (Özençi),Karakaşoğlu Rahmi Bey,YirmibeşoğluHasan ,Müftü hacı Rıfat Efendi, Hacı Arif Kaptan,Samancı oğlu Hüseyin Efendi,Paşa Mehmedoğlu Mustafa bey Fırıncıoğlu İbrahim Fuad Bey tarafından 29 Ekim 1919 'da kurulan Bartın Kuva-yı Milliye örgütüne katıldılar.18 ocak 1920'de ''Bartın Müdafaa-yı Hukuk Heyeti'' adını alan bu örgüt Kurucaşile'yede talimat gönderilerek bundan böyle heyetin buyruklarına göre hareket edilmesini istenmiştir.Bu talimat doğrultusunda kurucaşile'de 1920 yılında AliveNuri efendilerin önderliğinde bir Müdafai Hukuk Cemiyeti kurulmuştur.Kuvayı milliyecilerin Fransızların denizden Amasra'ya bir çıkarma yapmalarını önlemek için , burada kurmuş oldukları Sahil Tarassud Müfrezesinde73 kahramanın 55'i Amasra'dan 23'ü ise Kurucaşile'dendi,Fransızların çıkarmayı göze alamaması üzerine bu takım cepheye gitmiştir.

Bölgede Fransız işgaline karşı büyük yararlılıkları görülen milis kuvvetlerinin başı İpsiz Recep, kurtuluş savaşının kazanılmasıyla Büyük önder Atatürk tarafından Ankara'ya çağrılarak onurlandırılmıştır.

1.İnönü zaferinden sonra Kurucaşile Nahiye müdürlüğü tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı na bir kutlama telgrafı çekilmiş olup bu telgraf 9 Nisan 1921 tarihli meclis oturumunda okunmuştur.

Cumhuriyetimizin ilanıyla beraber 1957 yılına kadar Bartın Kazasına bağlı bir nahiye olan Kurucaşile be tarihte çıkarılan bir kanunla Zonguldak iline bağlanmış,1991 yılında Bartın'ın il yapılmasıyla beraber Ulus Amasra ile bu ilimizin üç ilçesinden biri olmuştur.